399 Sayılı KHK’ya Tabi Personelin İsteği Dışında Başka Şehre Atanması
KİT’lerde çalışan kamu görevlilerinin kendi istekleri dışında bir başka ile veya ilçeye tayin edilmeleri çok sıkı şartlara tabidir. ÖSYM-Yerleştirme Sonuçlarından da anlaşılacağı üzere davalı idare bünyesine atanmak isteyen aday, görev yapacağı ilçeyi tercih aşamasında belirleyerek doğrudan bu ilçeye atanmaktadır. Kurumlar bu kadroları birim bazında belirleyip ilan ederken ve adaylar da bu birimleri tercih ederken her iki taraf da kendi ihtiyaçlarını ve koşullarını gözetmektedir. Sonuçta kurumun ihtiyacı ile adayın ihtiyacı örtüştüğünde aday söz konusu ilçede görev yapmak üzere yerleştirilmektedir. Bu durumda belirli bir birimde/ilçede görev yapmak üzere ataması yapılan kamu görevlisinin o birimde/ilçede hizmetine duyulan ihtiyaç tamamen ortadan kalkmadan bir başka ilçeye görevlendirilmesinde hizmetin gereklerine ve kamu yararına uygunluk yoktur.
Bir kamu görevlisinin açtığı davada Danıştay şu şekilde karar vermiştir: “399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinin 1. fıkrasında, teşebbüs genel müdürü ve genel müdür yardımcısı kadrolarına ilgili Bakanın teklifi üzerine ortak kararla atama yapılacağı, 1 sayılı cetvelde yer alan diğer kadrolara yönetim kurulu kararı ile atama yapılacağı belirtilmiş; 9. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde, sözleşme süresi içerisinde gelişen hizmet şartlarına göre sözleşmeli personelin görevinin veya görev yerinin değiştirilebileceği hükümleri yer almıştır. Bu madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. (…) Olayda, davalı idarece, dava konusu işlemin ihtiyaç nedeniyle tesis edildiği öne sürülmekte ise de, söz konusu atamanın personelin dengeli dağılımını sağlayacak şekilde, öğrenim, uzmanlık, tecrübe, bilgi, beceri gibi özellikleri ile boş kadro durumuna göre ve hizmetin gereği olarak hazırlanan bir plan dahilinde yapılıp yapılmadığı hususu ile … Tarım İşletmesi Müdürlüğünde İşletme Müdür Yardımcısı olarak davacının hizmetine yönelik ihtiyacın hangi objektif ölçütlerle belirlendiği ve davacının yerine atama yapılıp yapılmadığı hususunun açıkça ortaya konulamaması nedeniyle dava konusu işlemde bu gerekçeyle hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık görülmemiştir.”
Balıkesir 2. İdare Mahkemesince verilen ve Bursa Bölge İdare Mahkemesinin de denetiminden geçerek kesinleşen bir kararda şu hususlar belirtilmiştir: “Yukarıda anılan mevzuat hükümleriyle kamu görevlilerinin naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olmakla birlikte, tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu ve hukuken geçerli nedenlere dayalı olarak kullanılabileceği yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Öte yandan, davalı idarenin, atama ve yer değiştirme konusunda takdir hakkı bulunsa da, söz konusu takdir hakkının, ölçülülük ilkesine, kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılması gerektiği, takdir hakkı kullanılırken kişi yararı ve kamu yararının ölçülü bir oranda gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden, … İşletme Müdürlüğü’nde mühendis unvanıyla Otomasyon Bakım ve Onarım Sorumlusu pozisyonunda görev yapan davacının, dava konusu işlem ile aynı unvan ve pozisyonda … İşletme Müdürlüğü’ne naklen atandığı, anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyusmazlıkta; Mahkemenin 13.07.2023 ve 24.08.2023 tarihli ara kararları ile, dava konusu işlemin sebebi sorularak, dava konusu işlemin tesis edilmesinde bir disiplin sorusturması söz konusu ise, soruşturma raporu ve tüm eklerinin gönderilmesinin istenildiği, … İşletme Müdürlügü bünyesinde davacıyla birlikte görev yapan aynı unvanlı mühendislerin işlem tarihi itibarıyla sayısının sorularak davacının … İşletme Müdürlügü birimine ataması yapılırken, mevcut aynı unvanlı mühendisler arasından hangi kriterler baz alınarak seçildiğinin belirtilerek ve söz konusu birimin personel ihtiyacına ilişkin listenin bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesine karar verildigi, davalı idarece anılan ara kararlara verilen cevabi yazıların incelenmesinden, davacının görev yaptıgı … İşletme Müdürlügü’nde de elektrik elektronik mühendisi ihtiyacı olduğu, dolayısıyla ihtiyaç bulunduğu yolundaki gerekçenin dayanakları ile ortaya konulamadığı, ayrıca, davacının naklen atanması işlemine gerekçe olarak davacının çalısma ortamındaki iş barışını ve motivasyonunu bozucu davranışları belirtilmiş ise de, davacının çalışma ortamındaki iş barışını ve motivasyonunu bozucu davranışlarda bulunduguna ilişkin somut tespitlerin de (disiplin soruşturması
kesinlesmiş disiplin cezası gibi) bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, davacının atanmasında davalı idarenin takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun kullanmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”
Yürütmenin Durdurulması İstemi Yönünden
Naklen atama işlemleri, özü itibariyle telafisi güç zararlar doğurabilecek işlemlerdir. Nitekim bu hususa Danıştay kararlarında da vurgu yapılmakta ve ilgili kararlarda; atama işleminde açık hukuka aykırılığın bulunuyor olması durumunda işlemin yürütmesinin durdurulmamasının bizatihi telafisi güç zararlar doğuracağına değinilmektedir; Danıştay 5. Dairesi bir kararında şu hususları belirtmiştir: “… Bu durumda; davalı İdare tarafından davaya konu naklen atama işleminin tesis edilmesine sebep olabilecek geçerli hiçbir somut gerekçe ve sebep ortaya konulamadığından, soyut olarak takdir hakkının varlığından bahisle, kamu yararı ile hizmet gereklerine aykırı olarak kullanılan takdir yetkisi uyarınca kurulan davaya konu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında ise hukuki isabet görülmemiştir. Öte yandan; davaya konu işlemin hukuka aykırı olduğu saptanmasına rağmen uygulamanın sürdürülmesi, tüm eylem ve işlemleri hukuka uygunluk karinesine dayanan Hukuk Devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacak, davacı yönünden telafisi güç zarara neden olacaktır. Zira işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmemesi halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak ilgili açısından oluşacak zarar, işlemin uygulanmasına devam olunmasıyla artacak, yargılamanın sonunda verilecek iptal kararı ile önceki halin iadesi zorlaşacaktır.…”