Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu

Türk Ceza Kanununun 217/A maddesi ile yeni bir suç tipi ihdas edilmiştir. Bu suç tipi ile ilgili kanun teklif aşamasındayken paylaştığımız düşüncelerimiz aşağıda açıklanmaktadır.

Maddenin suç tipini tanımlayan metni şöyledir: “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”

Teklif metniyle, daha önce var olmayan yeni bir suç yaratılmaktadır. Gerekçede internetin gelişmesiyle beraber ortaya çıkan ihtiyaçtan söz edilmektedir. Fakat madde metninde tanımlanan eylemde internetten söz edilmemektedir. “Alenen yayma” miting, basın açıklaması, yazılı veya görsel basın yoluyla da olabilir. Bu yönüyle madde metni ile gerekçe arasında çelişki bulunmaktadır.

Metin mevcut haliyle ceza normlarının taşıması gereken açıklık ve belirlilik unsurlarını taşımamaktadır. Yorum yoluyla haddinden fazla genişletilip daraltılmaya elverişli olduğundan uygulayıcılar (hâkim, savcı, avukat) için büyük zorluk yaratacaktır.

Madde metninde merkezi önem taşıyan ifade “gerçeğe aykırı bilgi” ifadesidir. Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır özdeyişinden de anlaşılacağı üzere gerçek kimi zaman ortada değildir, kayıptır, daha sonraki bir zamanda ortaya çıkacaktır.

Diğer yandan TCK’nun takip eden maddesi olan “Ortak Hüküm” başlıklı 218. maddesi “Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır. Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.” şeklindedir.

Bu nedenlerle uygulayıcıların somut olaylar özelinde karşılaşacakları zorlukları bugünden öngörebiliyoruz.
Bu bağlamda değinilmesi gereken bir diğer konu Anayasa’nın 39. maddesi ile güvence altına alınan “ispat hakkı”dır. Madde metni şu şekildedir: “Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.” Basın özgürlüğü ile yakından ilgili olan bu maddenin ortaya çıkışında Demokrat Parti yönetiminin çeşitli uygulamaları rol oynamıştır. Bu konuda çok sayıda kitap ve makale bulunmaktadır.

Anayasamız ispat hakkını kamu görevlileri ile ilgili hakaret suçları ile sınırlamıştır. Oysa şimdi teklif metniyle aynı nitelikte sonuç doğuracak yeni bir suç tipi ihdas edilmektedir. Bu nedenle teklif metnine “ispat hakkı”nı koruyan bir ekleme yapılmaması halinde basın özgürlüğü zarar görecektir.

Basın var oldukça yalan haber de var olmuştur. Tekzip hakkı, hakaret suçu vb. mevcut düzenlemeler geliştirilebilir ancak teklif metni ile yeni bir suç tipi yaratılması yukarıdaki sebeplerle uygun değildir.

Yalan haberlere karşı teyit amacıyla çalışan çeşitli mecralar şimdiden oluşmakta ve toplumun bunlara ilgisi artmaktadır. İlköğretimden başlayarak “internet okur-yazarlığı” eğitimi yoluyla doğru bilgiye ulaşmanın ve doğruluğu tartışmalı olan bilgilerden şüphe duymanın öğretilmesi ve toplumun hızla yayılan yalanlardan korunması mümkündür.